4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 161.maddesi ve devamında sayıldığı üzere boşanma, zina, hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış, suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme, terk, akıl hastalığı ve evlilik birliğinin sarsılması sebeplerine dayandırılabileceği gibi anlaşmalı boşanma şeklinde de gerçekleşebilmektedir. Boşanma konusunda en önemli hususlardan bir tanesi de evliliğin yasal olarak sona erdirilmesi manası taşıyan ve niteliği itibariyle yenilik doğurucu bir dava olan boşanma davasının kanunda öngörülen sebeplerden birinin varlığıyla birlikte hangi mahkemede açılacağı mevzusudur. Boşanma veya ayrılık davalarında yetkili mahkeme, TMK m.168 uyarınca eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesi olarak tanımlanmaktadır. Kanun hükmünde de açıkça ifade edildiği üzere, cinsiyet ayrımı yapılmaksızın boşanma davası açmak isteyen eş bu davayı, eşlerden birinin bağımsız olarak bir yerleşim yerine sahip olması ihtimalinde bu yer mahkemesine veya tarafların davadan önce son defa altı aydan beri müşterek hayatlarını sürdürdükleri yer mahkemesine açabilmektedir.
Boşanma davalarında görevli mahkeme ise, 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 4.maddesinde belirtildiği üzere Aile Mahkemelerinin bulunduğu yerlerde bu mahkemeler, Aile Mahkemelerinin bulunmadığı yerlerde ise Asliye Hukuk Mahkemeleridir. Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin bir kararına göre aile mahkemesi kurulmayan yerlerde hakimler ve savcılar yüksek kurulunca belirlenen asliye hukuk mahkemelerinde davanın aile mahkemesi sıfatı ile görülüp karara bağlanmasının gerekliliği vurgulanmış, davaya aile mahkemesi sıfatıyla bakılması gerekirken, bu husus düşünülmeden asliye hukuk mahkemesi olarak yargılamaya devam edilip karar verilmesi ise usul ve yasaya aykırı kabul edilmiştir. Belirtmek gerekir ki, boşanma ve ayrılık davalarında yetki, kamu düzenine ilişkin bir kaide olmamakla birlikte ilk itiraz yoluyla yetkisizlik ileri sürülmedikçe mahkeme yetkisizliği kendiliğinden karara bağlayamamaktadır.
Boşanma Davalarında tarafların en çok sordukları soru boşanma davasının kim tarafından açılacağıdır. Boşanma Davasının kim tarafından açılacağının bir önemi yoktur. Sadece davayı açan dava harç ve masraflarını ödemekle mükelleftir. Ayrıca davayı açan karşı tarafın boşanma davasındaki kusurunu ispatla mükelleftir. Örneğin davayı açan eşinin kendisini aldattığını ileri sürüyorsa bunu çeşitli delillerle ispatlamalıdır. Ayrıca davalı da bunun gerçek olmadığını ispatla mükelleftir ve karşı savı varsa bunu da karşı davasında ileri sürmelidir. Tarafların kusurlarını tespit edecek olan mahkeme hakimidir. Mahkeme hakimi gerek dosyaya sunulan delilleri gerekse de kendi kişisel kanaatini kullanarak kimin kusurlu olduğuna kanaat getirecektir. Hakimin kusur yönündeki kanaati doğrultusunda tarafların boşanma davasında talep ettikleri tazminat talepleri gündeme gelecektir.
Türk Medeni Kanunu’ nun 174. maddesinin 1. fıkrasında, mevcut veya beklenen bir menfaati boşanma yüzünden haleldar olan kusursuz ya da daha az kusurlu tarafın, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebileceği belirtilmiş; 2. fıkrasında ise, boşanmaya sebebiyet vermiş olan olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olan taraftan manevi tazminat isteyebileceği öngörülmüştür.