Türk Hukuku uygulamasında, 0 – 3 yaş arasındaki çocukların anne bakım ve şefkatine mutlak olarak muhtaç oldukları kabul edilmektedir. 3 yaşına kadarki çocuğun velayetine karar verilirken, annenin işinin, evinin, kazandığı miktarın ve hatta yaşam tarzının herhangi bir önemi bulunmamaktadır. Yargıtay, istikrarlı olarak verdiği kararlarda, bu yaşlardaki çocukların velayetinin anneye bırakılmasını hükme bağlamaktadır.
6- 12 yaş okul çağında olan çocukların velayetinin belirlenmesinde yaş yine önem arz etse de, burada tarafların çocuğa sunacakları maddi imkanlar da ön plana çıkmaya başlamaktadır. Bu noktada hâkimin değerlendirmesinde dikkate alacağı en önemli husus, hangi eşin çocuğa daha iyi bir eğitim ve gelecek sağlayabileceği olacaktır. 6-12 yaş döneminde bulunan bir çocuğun velayeti hakkında karar verilmeden önce, mahkeme, uzman bir pedagog aracılığıyla çocuğu dinleyecek ve bu şekilde çocuğun fikrine de başvurmuş olacaktır. Ancak, velayetin kime verileceği konusunda, kanun tarafından hâkime geniş takdir yetkisi tanındığından, çocuğun fikri de hâkim için bağlayıcılık teşkil etmeyecek, hâkim yine çocuğun menfaati doğrultusunda karar verecektir.
12 yaş ve üzeri dönemlerde, çocukların belirli bir olgunluğa eriştiği ve kendilerini istedikleri biçimde ifade edebilecekleri düşünülmektedir. Bu genel kanı karşısında, hakimler de çocukların kendilerini rahatlıkla ifade edebileceklerini, yanında kalmak istedikleri ebeveynlerini seçebileceklerini düşündüklerinden, çocukları dinleyerek velayeti tayin edebilmektedirler.
Bu durum uluslararası alanlarda da düzenlemelere konu olmuş ve ülkemizin de taraf olduğu Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne göre, 12 yaşını tamamlamış çocukların velayeti hakkında karar verilmesinden önce, mahkemenin bu çocukları dinlemesi gerektiği kabul edilmiştir.